"Türk'ün bilim kurgu ile imtihanı" pek parlak değildir. Türkiye'de bir bilim kurgu kültürünün olmadığı yadsınamaz bir gerçek. Türk halkının bilim kurgu ile arası pek yoktur. Gerek edebiyat, gerek sinema, hangi alanda olursa olsun, bilim kurgu genel Türk halkının pek ilgi alanına girmiyor. Tür, ancak özel ve az sayıdaki izleyicisi dışında Türkiye'de pek talep görmüyor.
Bilim kurgunun Türkiye'deki durumu hâliyle sinemaya da yansıyor, bilim kurgu sineması genel Türk izleyicisinin ilgi alanına girmiyor. Türk halkı ya da Türk sinema izleyicisi, sıkı sinema takipçileri yani sinefiller bile bilim kurguyu pek tutmuyor. Dram, komedi gibi türler her alandan izleyici bulabilirken, bilim kurgu ancak o türün takipçileri tarafından takip ediliyor, izleniyor.
Türkiye'de bilim kurgu açısından çekilen film bir elin parmaklarını geçmiyor maalesef. Türk bilim kurgu filmleri olarak sinematik'in yerli Battlestar Galactica olarak adlandırdığı Dünyayı Kurtaran Adam (1982), Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu (2006), bir Star Trek (Uzay Yolu) parodisi olan Turist Ömer Uzay Yolunda (1973) ve son olarak Turist Ömer'den esinlenerek çekilen G.O.R.A (2003) filmlerini sayabiliriz. Bu filmlere baktığımız zaman, hiçbirisinin salt bilim kurgu olmadığını ve esasen bilim kurgunun diğer türlerin arkasına saklandığını görüyoruz. Dünyayı Kurtaran Adam (DKA) dışındaki filmler esasen komedi filmleri olarak göze çarparken DKA fantastik film olarak göze çarpıyor, ki aslında bu filmler içinde bilim kurgu olarak adlandırılabilecek tek film de odur.
Türkiye'deki bilim kurgunun durumu maddî koşullara, teknolojik yetersizliğe, vs.ye bağlanabilir ancak Türkiye eski Türkiye değil. Kuşkusuz şu anda teknik ve maddî anlamda sinemamız eskisine göre daha iyi konumda ancak sanırım bilim kurgu halen daha önemsenmiyor, iş yapmaz olarak algılanıyor, "biz yapamayız", "bilim kurguya yatırılan paraya yazık" ya da "bilim kurguya ne gerek var" anlayışları hâkim... "Bilim Kurgu Manyağı" adlı site, Türk bilim kurgu filmlerinin durumunu şöyle ifade ediyor:
"Türk bilim kurgu filmlerinin neden çok boş olduğunun arkasındaki en önemli sebep bence Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal ve ekonomik durum, ve tabii okuyucuların genel eğitim ve ilgi düzeyi…
Bilim Kurgu, çoğu kişinin sandığının aksine, boş bir eğlencelik değil, aslında sosyal ve bilimsel gelişmelerin geleceğe yansıtıldığı bir bilim dalı. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’deki bilim kurgu fakirliğinin sebebi belli; Türkiye’nin gelecekte dünyayı ve insanlığı değiştirecek bilimsel ya da toplumsal vb büyük etkiler yapabileceği şüpheli...
...Fakat şu anda işte GORA ya da Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu gibi filmlerin ya da uzay konulu reklamların içeriklerinin klişe ve basit olmasının sebebi şu: Türkiye ile ilgili ciddi projeksiyonlar yapabilecek kapasitede yazarlar çok yok, olanlar da daha kısa vadeli ve politik konularla ilgili...
...Özetle, sonunda alınan sonuç “bıyıklı astronot”, “uzaygemisinde temizlikçi kadın”, “uzaygemisinde simit-çay molası” ve “hareket çekme” vb gibi hoşluklardan öteye geçemiyor. Halbuki eskiden belirtilen “bütçe”, “uzmanlık”, “teknoloji” eksiklikleri pek yok, bu filmlerin ne kadar kaliteli çekimleri ve bilgisayar teknolojilerini kullandıkları görülüyor. Demek ki iş aslında filmlerin ve senaryoların içini doldurmada...
Bilim kurguyu Cem Yılmaz ve Mehmet Ali Erbil gibi komedyenlerin komedi şovu ve ucuz eğlence malzemesi olmaktan çıkaracak ciddi yazar, sinemacı ve projelere ihtiyacımız var."
Şunu itiraf ediyorum ki, şahsen kitap ve edebiyat türünde seçici olan benim ilgi alanıma pek girmiyor bilim kurgu, fantastik gibi kitap/edebiyat türleri. Ancak sinemaya gelince iş değişiyor. Çok sevdiğim sinemada tür mevhumu ortadan kalkıyor benim için. Sinema konusunda seçicilikten ziyade tam anlamıyla obur olan benim için, tür yerine oyuncu ve yönetmen gibi etkenler daha önemli ama bu konuda bile katı ya da bağnaz değilim. Sadece tarih anlamında yeni değil, eski de olsa "izlemediğim her film benim için yenidir" düsturunca yeni filmlere şans tanımaya çalışıyorum, hatta yeni ülke sinemaları, türler, oyuncular, yönetmenler, vs. keşfetmekten de zevk alıyorum...
Bilim kurguya geri dönersek, ben Türkiye'de bilim kurgu sinemasının çekileceğine inanıyorum ve çekilmesini de istiyorum ama tabiî G.O.R.A gibi görsel olarak güzel ama komedinin arkasına saklanmış bilim kurgu değil tam anlamıyla saf bilim kurguların çekilmesini istiyorum. Şahsen, DKA'nın halktan gördüğü olumsuz tepkinin ve hatta alaycılığa varan tepkinin bu konuda niyetli ve istekli olan isimlerin önünü kestiğini, onları korkuttuğunu ve bu işten vazgeçirdiğini düşünüyorum... Bilim kurguda hem sinema anlamında hem de işin tekniği, efektleri anlamında bunu rahatlıkça yapacak isimlerin olduğunu biliyorum. Yeter ki cesaret edilsin, yeter ki harekete geçilsin ve artık bir Türk bilim kurgusu izleyelim istiyorum...
Ne dersiniz, Türkiye'de de artık tam anlamıyla bir bilim kurgu filmi yapılır mı? Yoksa hâlâ daha Hollywood'a bakıp onlarla mı avunuruz, Kemal Sunal misali cama ekmek banmaya devam mı ederiz? DKA'nın halktan aldığı tepki ve karşılaştığı durum, Türkiye'de (sinemada) türün meraklılarını korkuttu ve geri adım atmaya mı yöneltti? Ne dersiniz? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda, yeni keşfettiğim Bilim Kurgu Manyağı, Üçüncü Adam, Hayali İcraat, Sci Fi Türkiye ile severek takip ettiğim Sinematik, Öteki Sinema, Ters Ninja, Sadibey, Sinemaloji, Estar Abi başta olmak üzere sinema ve/veya kültür konularında yazan site/blogların ve bilim kurguya veya sinemaya gönül vermiş herkesin cevabını/yorumlarını merak ediyorum.
Not: Aslında 2011 yılında tam anlamıyla güzel bir bilim kurgu filmi çekildi. Esasen kısa metraj film olan Türk bilim kurgu filmi Eski Dünyanın Orduları (2011) filmine bir sonraki yazımda değineceğim.
Not 2: Bu yazıyı yazarken "bilim kurgu" mu yoksa "bilimkurgu" mu konusu aklımı kurcaladı. Bitişik yazanlar da var ayrı yazanlar da. En son Türk Dil Kurumu (TDK) aklıma geldi. TDK Güncel Türkçe Sözlük'te ve Yazım Kılavuzunda kelime "bilim kurgu" şeklinde ayrı yazılıyor, bitişik olan "bilimkurgu" ifadesine rastlanmıyor. Büyük Türkçe Sözlük'te ise her iki hâli de veriliyor ancak kelimenin bitişik hâlinin 1974'te (kelimenin dilimize ilk girdiğinde) olduğunu ifade ediyor... Uzun lafın kısası, bu ifade günümüzde "bilim kurgu" şeklinde ayrı yazılıyor. Bu sebeple de yazıda ayrı olarak yazılmıştır.
