7 Mart 2011 Pazartesi

Yazar Murat Yatağanbaba ile Söyleşi (1. Bölüm)

Bir dönem temsilciliğini yürüttüğüm İzmir merkezli Yel Dergisi'nin 4. sayısı (Ocak-Şubat 2007) için Barış Manço üzerine bir yazı hazırlamış ve bununla birlikte Barış Manço üzerine araştırmalar yapan ve bu konuda iki kitabı bulunan (bu söyleşi yapıldığında henüz ikincisi çıkmamıştı) Yazar Murat Yatağanbaba ile Türk Kültürü'nün Karbon Kağıdı Barış Manço Destanı isimli kitabı üzerinden Barış Manço üzerine söyleşi yapmıştım. Tabiî yazım yerine söyleşim yayınlanmıştı. (İlgili yazımı ve ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.) Bu söyleşim ayrıca Yatağanbaba'nın Ekmeğimizi de Gözyaşımızı da (Murat Yatağanbaba, Yatağanbaba Kitap, Haziran 2008) isimli kitabında da yayınlandı. Her iki yerde de söyleşi kısmen eksik yayınlandı. Zira yayına hazırlanırken bazı kısımlar kısaltılmak, çıkartılmak zorunda kaldı. Burada yapılan söyleşinin tamamını yayınlayacağım... Söyleşiye geçmeden şunu göz önünde bulundurmanızı rica edeceğim, söyleşi 2007'nin Ocak ayında yapıldı ve söyleşi yapıldığında yazarın ilgili kitabı yayınlanmıştı en son. (Tüm kitaplarının listesi için...)

Söyleşi uzun olduğu için (5 word sayfası) 3 parça hâlinde yayınlayacağım...


- 6 Ağustos 2009'da vefat eden Kurtalan Ekspres'in efsane ismi Bahadır Akkuzu'nun anısına... - 

1. Bölüm: "Barış Manço gibi çalışmak, yaşamak ve ölmek için Allah'a yalvarıyorum!"

Neden Barış Manço?

Ben “nezaketi” ve “asaleti” onda gördüm. Ülkemize hizmet konusunda bütün siyasetçilerden çok daha fazla çalışmıştır. Aldığı her nefesin hakkını vererek bu dünyadan ayrılmıştır. Barış Manço Türk Milleti’nin Büyük Evlâdı’dır… Vefatından kısa bir süre önce Konya Belediyesi’nin düzenlediği ve 80.000 kişinin katıldığı Stadyum Konseri’ni düzenleyen Belediye Görevlisi şöyle demişti: “Ben Barış Manço gibi çalışmak, Barış Manço gibi yaşamak ve Barış Manço gibi ölmek için Allah’a yalvarıyorum!”… Bu sözlerin altına ben de imzamı atıyorum. Barış Manço demek “çalışmak” demek… Ülkemi sevdiğim için Barış Manço…

Kitabınızın ismini “Türk Kültürünün Karbon Kâğıdı Barış Manço Destanı” koymuşsunuz. Neden?

Tacmahal.org sitesinin yayınladığı “Barış Manço Üniversitesi / İman ve Gözyaşı” adlı makalemde de belirttiğim gibi, 1980’den sonra dünyaya gelen bütün Türk Çocukları, öğrendikleri atasözleri ve deyimlerin % 90’ını ilk kez Barış Manço’nun şarkılarında duydu / öğrendi… O makalemde adını verdiğim bir Üniversite’nin araştırmasına göre 60 şarkısında 200’den fazla atasözü ve deyim bulunmuş… Barış Manço kültürümüze elini daldırıp daldırıp oradan çıkardıklarını kendi dönemine aktarıyordu… “Karbon Kâğıdı” benzetmesi oradan geliyor. Barış Manço Türk Kültürü’nün Karbon Kâğıdı’dır… Bu konuda destan yazmıştır. Günümüzde yaşayan Türk Gençleri, Barış Manço’nun şarkı sözlerini incelerlerse “kendi kültürlerine / benliklerine” kestirme yoldan ulaşacaklardır…

Neden böyle bir kitap yazma gereği duydunuz?

Barış Manço’nun bütün Türk Milleti’nin üstünde hakkı olduğu gibi, benim de üstümde hakkı var. Ona olan borcumu ödemek için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bugüne kadar hakkında yazılan kitaplar genelde magazin ağırlıklı olunca bir boşluk hissettim. O boşluğun doldurulması gerekiyordu. Neticede 150 hafta süren bir çalışma ile Barış Manço konusundaki birikimlerimin bir bölümünü adı geçen kitabımda topladım. Bir de şunu açıkça itiraf etmek lâzım: Benim yazdığım Barış Manço kitabını, eşi de yazamazdı, kardeşler de yazamazdı, oğulları da yazamazdı. Orkestrası Kurtalan Ekspres de yazamazdı. Onlar Barış Manço hakkında bir kitap yazsalar, hatıralarını anlatırlar netice itibariyle… Benimkisi, “bilimsel bir araştırma” ve alanında dünyada tek!

Şu anda Barış Manço’nun ismi neredeyse unutulmuş durumda. Sizce bunun sebepleri nelerdir? Bununla birlikte ne yapılabilir/ne yapılmalıdır?

Barış Manço’yu “unutanlar”, gene aynı tayfadır! Yani aracılık yapan basın kuruluşları. Onlar ölmezden iki yıl önce onunla ilgili program / haber yapmışlardı en son. Şimdi gene ilgilenmiyorlar. Çünkü Barış Manço onlar için bir “reyting” unsuru olmadı. Türkiye’de etkili olan basının neredeyse tamamı bu “reyting putu”na tapıyor şu anda… Onlara Barış Manço gibi biri değil, baldırını-bacağını açacak, kavga edecek tipler lâzım. Sebep bu! Fakat millet asla unutmamıştır. Ocak ve Şubat aylarında Türkiye’nin dört bir yanında anma konserleri düzenleniyor. Fakat genel basın bunu da haber yapmıyor. Milletimiz basının keyfini beklemeden ne yapabiliyorsa onu yapmalıdır. Hakkında yeni kitaplar yazılsın, makaleler yazılsın, hayranları radyolarda onun şarkılarını istek yapsın. Herkes kendisi bir şeyler yapacak, başkalarından beklerlerse daha çok beklerler…

Sizce şu anda Barış Manço’nun izini taşıyan ya da veliahdı diyebileceğimiz bir isim var mı?  (Varsa kim ve neden? Yoksa neden?)

Asla yok! Sebebi basit! Barış Manço’nun mirasına hak kazanmak için, en az onun kadar bu işin çilesini çekmek lâzım. Hani halk arasında bir deyim var: “Daha on fırın ekmek yemen lâzım” diye… İyi güzel de Türkiye’de “o fırın” yok!!! Çok başarılı genç sanatçılarımız var ama onları Barış Manço ile kıyaslamak veya veliahdı göstermek iyilik değil kötülük oluyor, çünkü Barış Manço’nun adının altında eziliyorlar.

Devam edecek...
Yazar Murat Yatağanbaba ile Söyleşi (3. - Son - Bölüm)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...