12 Mart 2010 Cuma

Haberin Var mı?

Aslında uzun süredir yazacağım bir yazıydı bu ama bir süredir şahsî olarak yoğun olduğum için ancak fırsat bulabildim. Yoğunluğumun sebebi ise iş durumu. Çalıştığım işten dolayı gün içinde yoğun olmakla birlikte cumartesileri de çalışıyorum, dolayısıyla pek fırsatım olmuyor. Neyse, kısa kesip konuya geçeyim…

Site içinde yer alan yazılarımda zaman zaman vurgu yaptığım dostum Denizlili Yazar Murat Yatağanbaba, üzerinde çok uzun bir süre çalıştığı 11. kitabını tamamlayarak Ocak 2010’da yayınlamıştır. Yatağanbaba, önceki eserlerinde ve yaptığı çalışmalar ve yazılarında yoğunlukla yer verdiği gibi bu eserinde de kültür, dil ve siyasî konulara yer veriyor.

Yazar Murat Yatağanbaba’nın 11. kitabı olma özelliğini taşıyan ve Ocak 2010’da yayınlanan “Haberin Var mı?” isimli kitabı, yazarın “ortak yayın-ortak eser” olma özelliğini taşıyan ilk kitabı aynı zamanda. “Dindaşlarımız ve Irktaşlarımız” alt başlığını taşıyan kitap, Yazar Murat Yatağanbaba’nın ve Almanya’da yaşayan genç kardeşimiz Serdar Bayram’ın ortak çalışması. Bununla birlikte kitapta, genç kardeşimiz Türkolog Semih Çelik, müzisyen ve Türkolog Levent Yatağanbaba ve naçizane şahsımın da çalışması yer almaktadır.

Murat Yatağanbaba, kitabında Türk Dili ve Kültürü üzerine yaptığı çalışmalara ve konu ile ilgili olarak, yukarıda isimlerini zikrettiğim kişilerin çalışmalarına yer veriyor. Türklük, Türkçe, Kültür (Sinema, Müzik, vs.) konularında gerek yurt içinde ve gerekse de yurt dışında yapılan çalışma ve incelemelerine yer veren Yatağanbaba, olumsuz konu ve durumları eleştiriyor (örneğin Türkçe’nin İngilizce hâkimiyetine girmesi ile birlikte ortaya çıkan ve özellikle gençlerin kullandığı Türkçe-İngilizce kırması yeni dili eleştrmesi), bununla birlikte olumlu ve güzel konulara da yer vererek mutlu ediyor (örneğin yurt dışındaki Türklerin başarılarına yer vermesi). Devleti (Türkiye’yi) ve Diyanet’i de eleştiren Yatağanbaba, kitabında ayrıca, kendi deyimiyle “dilleri ve dinleri ılımlılaştırılan ve hatta asimile edilen” Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri, Azeri Türkleri, Avrupa’daki Türkler ve adını belki de ilk defa bu kitapta okuduğumuz ve duyduğumuz Urum Türkleri ve Şor Türklerinin yaşadıklarını, çektiği sıkıntıları, dinleri ve dilleri üzerindeki baskıları anlatıyor. 450 sayfalık kitabının 3’te 1’ini zikrettiğimiz Türklere ayıran ve amacının “Türklerin asimile olmasını önlemek” olarak açıklayan Yatağanbaba, bunun sebebini ve eleştirilere karşı verdiği cevapları ise kitabının önsözünde şu şekilde açıklıyor: “…bu ‘duruş’umuzdan ve ‘kan bağımızdan’ gelen bir haktır!” Ve ekliyor: “Biz dibimizdekilerin (Irak (Musul, Kerkük, Telafer, vs.) Türkmenleri, vs.) derdi ile de dertlendik ve mücadele ettik, çok uzaklardakilerin derdi ile de dertlenip mücadele ediyoruz... Yeni nesil ve hatta yaşıtlarım bile dünyada ‘Şor Türkleri’, ‘Urum Türkleri’ diye Türklerin olduğunu bu kitapla öğrenecekler ve belki de Türkiye içindeki kısır siyasî çekişmelerden başlarını kaldırıp Dünya’ya bakarak biraz daha ‘büyük’ düşüneceklerdir! Bu ‘öğrenme’ ve ‘düşünme’ ise ‘çok bereketli sonuçlar’ doğuracaktır!”

Son olarak ise yazar Murat Yatağanbaba’nın “Türk Dünyasına bir ‘yıldız’ gibi doğduğunu” belirttiği kitabını okumanızı öneririm. Hepimiz eleştiriyoruz, üzülüyoruz, iyi olmasını diliyoruz ama başımızı da devekuşu misali kuma gömüyor ve her şeyi başkasından bekliyoruz. Artık başımızı kumdan çıkartmamızın vakti gelmedi mi!!!

Not: Kitabı kendi sitesinden inceleyebilir ve sipariş verebilirsiniz. Bununla birlikte İzmir'de yaşayanlar benimle de bağlantıya geçebilirler.

Not 2: Yazarın Şubat 2010’da “Allah Hepinize Böyle Dönekliği Nasip Etsin” isimli Cem Karaca kitabı da yayınlandı. Diğer kitapları gibi kaliteli olduğundan şüphem yok. Ancak henüz elimde olmadığı için bir şey diyemiyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...