26 Haziran 2011 Pazar

Kurtlar Vadisi Filistin (2010)

Baktım da en son yaklaşık 4,5 ay önce sinema yazısı, daha doğru film yazısı yazmışım. Pana Film'in Kurtlar Vadisi Filistin (2010) filmiyle dönüş yapıyorum bu alana...

31 Mayıs 2010 tarihinde maalesef üzücü bir olay yaşandı. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organize ettiği ettiği, Gazze'ye insani yardım taşıyan 6 gemiye, İsrail Savunma Kuvvetleri, Akdeniz'de, İsrail'den 70-80 mil (yaklaşık 130-150 km) açıktaki uluslararası sularda müdahale etti. Diğer 5 gemide herhangi bir sorun yaşanmazken Mavi Marmara gemisinde ise maalesef kan döküldü, 9 aktivist öldü, yaklaşık 60 aktivist ve 10 İsrail askeri yaralandı... İşin siyasi boyutuna girmek istemediğim için olayı burada noktalıyorum...

Bahsettiğim olay halk nezdinde çok tepki çekti. Bu ortamdan yararlanan Pana Film ekibi ise Kurtlar Vadisi Filistin projesini yürürlüğe koydu. Mavi Marmara baskınından yola çıkarak Filistin-İsrail konusuna eğiliyor.

Aslına bakarsanız Mavi Marmara olayının başlangıcını 30 Ocak 2009'da İsviçre-Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen meşhur "one minute" olayı olarak ele alabiliriz. O dönemde büyük ses getiren ve 2009'un en önemli olayları arasında yer alan bu olay kuşkusuz birçok kesime ilham verdi, birçok yerde kullanıldı.


Kurtlar Vadisi Filistin filminin çekilmesi düşüncesi aslında Mavi Marmara'dan yaklaşık 5,5 ay öncesine dayanıyor. Konuyla ilgili ilk bilgi, 12 Ocak 2010 tarihini gösteriyor. Filmle ilgili ilk düşünce aslında şu şekilde veriliyor: "Pana Film, Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde İsrail’in savaş suçu işlediği ifadesine yer verilmesinin ardından, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın, Tel Aviv Büyükelçisi’ni çağırarak, ülkesi adına duyduğu üzüntü ve rahatsızlığı dile getirmesi üzerine bir basın açıklaması yapmıştı. Dizinin senaristlerinden Bahadır Özdener, bu konuyla ilgili haber bültenlerine verdiği röportajlarda Kurtlar Vadisi hayranlarına bir de büyük müjde verdi. “Kurtlar Vadisi Filistin” filminin hazırlıklarını yaptıklarını anlatan Özdener, söyleyecekleri daha çok sözlerinin olduğunu belirtti."

Filmin Konusu

Filmin konusuna baktığımızda sabit olan bir konu metni var. "Gazze’ye insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan gemilere yapılan kanlı baskın üzerine Polat Alemdar ve arkadaşları Filistin’e gitmiştir. Yapılacaklar bellidir: Bu baskının askeri planlayıcısı ve yürütücüsü olan İsrailli komutan ele geçirilmelidir.

Filistinlilerle kurulan ilk temaslar sayesinde hedefine adım adım yaklaşmaya çalışan Polat Alemdar’ı bazı sürprizler beklemektedir. Hedeflerindeki kişi olan Moşe Ben Eliezer’in kural tanımaz gaddarlığı ve teknolojik imkânları işleri zorlaştırmaktadır. Polat, Moşe’ye ulaşmaya çalışırken, Filistin’de masum insanların nasıl öldürüldüklerini görür. Moşe, köyleri yıkmakta, çocukları öldürmekte ve Polat’a yardım eden herkesi hapse atmaktadır.

Ancak teknolojik imkânlar ve kural tanımazlık, Moşe’yi kurtarmaya yetmeyecektir." (Beyazperde)


"Bu toprakların neresi size vaat edildi bilmiyorum ama ben size altını vaat ediyorum."

Yukraıda belirtildiği gibi aslında filmi yapmaktaki ilk düşünce farklı, ancak yaşanan Mavi Marmara olayı filmin içeriğini biraz değiştirmiş ve süreci hızlandırmış. Film, açıkçası acelece yapılmış ve tamamen Mavi Marmara saldırısının ülkede yarattığı havadan nemalanmak üzere çekilmiş. En azından öyle görünüyor. Zira bu kadar berbat bir senaryo, berbat çekimler, bir dolu mantık hatası başka türlü açıklanamaz. Zaten sonu başından belli bir film. Filmin başına baktığımızda Mavi Marmara'ya baskın düzenliyor İsrail. Sonraki sahnede Polat Alemdar ve Memati ile Abdülhey'den oluşan ekibini görünce zaten sonunu tahmin edebiliyorsunuz: "Polat bunun intikamını alacak."

Ekşisözlükte'de yapılan iki yorumda da belirtildiği gibi toplumsal bir mastürbasyon vazifesi ya da bir gaz alma vazifesi görüyor film. "Gerçekte bir şey olmuyor, bari sanalda (filmde) bir şeyler yapalım, intikam alalım..." felsefesinin en bariz örneği...

Filme baktığımızda, dar alanda kısa paslaşmalar misali, çok kısır bir oyuncu kadrosu mevcut. Polat, Memati, Abdülhey üçlüsünün dışında resmen Moşe, Simone, Abdullah, Avi ve gerisi neredeyse figüran düzeyinde oyuncular... Yine aynı şekilde konu ve alan da çok dar. Film doğrudan Polat'ın Moşe'yi öldürmesi üzerine kurulu ve filmin geçtiği alan da çok dar... Bir de filmde İsrail askerleri-ordusu o kadar güçsüz ve çaresiz resmedilmiş ki neredeyse dalga geçilmiş, bilinçli yapılmış...

Filmin Eksileri

Filme baktığımızda, filmin birçok yönden Kurtlar Vadisi Irak (2005) filmine benzediğini görüyoruz. Aslına bakılırsa, Filistin filmi Irak filminden daha kötü bir durumda. Belirttiğim gibi aceleye getirilmiş bir casting çalışması, kötü bir müzik, başarısız figüranlıklar. Ama Allah var, filmin aksiyon sahneleri, çatışma sahneleri Irak filminden daha başarılı...

Figüranlık o kadar berbat ki, ölüm sahneleri resmen komedi. İsrail askerlerinin ölüm şekli, Şener Şen'in -filmlerinde- ölüm şeklinden daha komik... Filmin diğer bir komik noktası da, o kadar çatışma olmasına rağmen Polat Alemdar'da bir sıyrığın dahi olmaması. Sadece, filmin sonunda yere düştüğü için sırtı biraz tozlanıyor, o kadar. E, süper kahraman dediğiniz de bu olsa gerek... Bir husus da, İsrailli askerlerin taramalılarla, tanklarla, diğer teçhizatlarla saldırmalarına karşın Polat elindeki tabanca ile karşı koyuyor ve tabii ki üstün geliyor, attığı tek bir kurşun dahi boşa gitmiyor...


Filmde bir ton mantık veya çekim hatası var. Mesela;
  • Polat Alemdar İsrail'in -bir nevi bilgi işlem gibi kullanılan- karargahına giriyor. Bütün askerler korkup kaçıyor. Daha da ötesi, Polat girdiğinde odayı tarıyor, sağlam bilgisayar bırakmıyor. Üstüne odanın içine iki tane dinamit atıyor odanın altı üstüne geliyor. Ama ne hikmetse, birkaç sahne sonra, Moşe oraya girdiğinde bir bilgisayarı çalışır vaziyette buluyor.
  • Filmin belki de en bariz mantık hatası Memati'nin yaralanması meselesi. Memati bacağından vuruluyor. Bunda bir sorun yok. Sorun şu, Memati yaralandıktan sonra topallıyor uzun bir süre, ardından bir şeyhin evinde bakıyoruz kola pansuman yapılıyor, bakıyoruz koldan yaralanmış. Ancak sonradan gene bakıyoruz ki Memati gene topallıyor. Senaristlerin bu noktada büyük bir hatası mevcut.
  • Hatalı olan ya da komik olan bir nokta da karargahta, 15-20 metre ötelerinde resmen kıyamet koparken, nöbet tutan askerlerin bunu duymaması ve nöbetlerine devam etmesi...

Filmde aslında eleştirilecek o kadar çok nokta var ki, anlatmakla bitmez. Bu konuda sinema eleştirmeni Şenay Aydemir'in belirttiklerine katılmamak elde değil:  

"Filistin halkı için orada olan Polat ve arkadaşları filmin hemen başında bir kontrol noktasında çok da gerekmediği halde çatışmaya giriyorlar ve birçok Filistinlinin ölümüne neden oluyorlar. Kabaca söylersek, Polat'ın "operasyonları" nedeniyle film boyunca onlarca Filistinli hayatını kaybediyor. Üstelik bütün bu operasyonun Filistin'in nihai kurtuluşu ya da ne bileyim en azından görece bir zafer duygusu yaratma gibi bir amacı da yok. Yalnızca "intikam" isteniyor ve bu olabildiğince vandalca gerçekleştiriliyor. Bir İsrailli komutan için onlarca Filistinli... Dolayısıyla, gözünden vurulan adamın bir iki gün içinde zıpkın gibi ayağa kalkıp ortalıkta terör estirmesinde de mantık aramamamız gerekiyor. Ya da ne bileyim, dünyanın en iyi eğitim alan ordularından birine mensup İsrail askerlerinin nedense sürekli açık alanda dolaşmaları, Polat ve elemanları oradan oraya zıplarken onların yerlerinden kıpırdamamaları, silahlarının hasımlara değil de yere doğrultulmuş olması gibi mantık hatalarını da görmezden gelebiliriz bu durumda. Çünkü, onlar büyük finale giden yolda birer amaç.

Amerikalı Yahudi kızın, kim olduklarını bile öğrenmeden Polat ve adamlarına bağlanmasına, iki gün içinde Filistin gerçeğiyle tanışıp İsrail Ordusu'nu karşısına almasına da şaşırmayalım tamam.

Ama, açılıştaki gemiye baskın sahnesinin filmin geri kalan bölümüyle hiç alakası olmamasına, filmin içinde bir kez olsun "gemi baskını"nın mevzu edilmemesine gelince biraz durmak gerek sanki..."

Filmin Artıları

Filmde aksiyon sahneleri başarılı. Bu filmin artısı. Oyuncu olarak ise Erdal Beşikçioğlu, Mustafa Yaşar, Ayten Uncuoğlu ve Nur Aysan doğru seçimler olarak karşımıza çıkıyor... Mustafa Yaşar Filistinli tipine çok uymuş, Ayten Uncuoğlu da kısa ve etkisiz bir rolü olmasına rağmen rolüne tam uymuş... Erdal Beşikçioğlu, Moşe rolünü çok başarılı bir şekilde canlandırmış. Bu noktada kendisini kutlamak gerek. Hiç sırıtmıyor oynarken. Erdal Beşikçioğlu'nun gözünden kurşun yediği-yaralandığı ve sonrasında hastanede gözünün dikildiği sahne ise çok başarılı olmuş... Nur Aysan ise filmde kadın başrol oyuncusu kadrosundan oynuyor ve güzelliği ile ekranı dolduruyor. Kurtlar Vadisi Irak filmindeki Bergüzar Korel'in yerini Nur Aysan almış. Filmde Nur Aysan Amerikan Yahudisi Simone rolünde. Simone gördüklerinden ve yaşadıklarından sonra Filistinlilerin tarafında oluyor, İsraillileri yaptıklarından ötürü lanetliyor. Kuşkusuz, bu karakter üzerinden "bütün Yahudiler aynı değil" mesajı veriliyor.


Dipnotlar

Film dediğim gibi birçok yönden Kurtlar Vadisi Irak filmine benziyor. Filmin başındaki pasaport sahnesi, Memati'nin vurulması, Nakşibendi tarikatı zikri-propogandası, Nakşibendi şeyhi, acılı anne, vs. Oradaki Bergüzar Korel'in yerini burada Nur Aysan almış... Polat'ın "yürü be" dedirten hamasi lafları da cabası...

Bu arada film, 22 Haziran 2011 tarihinde Filistin'de vizyona girmiş... Ancak benim merak ettiğim en önemli husus şu: Acaba bu filmin gelirlerinden Filistin'e bir pay gitti mi, yani siyasi gazın dışında bir faydası oldu mu?

Filmle ilgili İslami kesimde de eleştiriler mevcut... Hatta kamuoyunda var olan ortalama eleştirilerin de üzerinde eleştiriler söz konusu...

Filmin bir sahnesinde, çatışmalar olurken, bir duvarın üzerinde "No War (Savaşa Hayır)" yazması ironik olmuş...



Son Söz: Filmi izliyoruz, Polat Moşe'yi öldürüyor, gerçekte alın(a)mayan intikam sanalda alınıyor, Filistin kurtuluyor, film bitiyor, biz de siyasi mastürbasyonumuzu yapıyoruz ve rahatlıyoruz.

Son Söz 2: Elde güzel bir konu var, oyuncu kadrosu iyi üstelik filme 10 milyon dolar harcanmış ama ortada bir film yok maalesef. Şu Pana Film sinema filmi yapmayı bir türlü öğrenemedi gitti!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...