18 Mart 2012 Pazar

Her Şey Aslına Döner

Bugünlerde, uzun bir süreliğine ara verdiğim kitaplara geri dönmüş vaziyetteyim. İşin-gücün etkisiyle ancak akşamları, ki o da yorgun olmazsam ve vaktim olursa, okuyabiliyorum ama kitaplara dönüş yapmak, aslında bakılırsa barışmak güzel... Neyse, geçtiğimiz günlerde İskender Pala'nın Dört Güzeller kitabını okurken, aşağıdaki satırlar dikkatimi çekti, çok beğendim, paylaşmak istedim...


Mevlana'nın Mesnevi'sinden şu dizelerini okumamız gerekir:
 
"Bilmiş ol ki bu ateş yakıcı bir rüzgâr gibidir. O asıl ateşin ışığıdır, kendisi değil. Ateşin kendisi ve aslı havadan da üstündür. O esirdedir. Yani yeryüzünde görülen ateş, gökyüzünden de ötelerde bulunan ateş küresinin ışığıdır. Bu yüzdendir ki yeryüzündeki ateşler, ışıklar olduğu gibi durmazlar. Hep oynarlar, titrerler. Aslına gitmek için çırpınıp dururlar, sonunda tezce yukarılara yükselirler, özlerine dönerler, asıllarına kavuşurlar."

Mevlana'nın bu ifadesinden anlaşılan o ki, suların kendi aslı olan denize akması, bedenin kendi aslı olan toprağa dönmesi gibi ateş de aslına gitmek üzere hep yukarılara doğru çırpınıp durmakta, yandığı zaman dumanıyla olsun o aslî vatanına ulaşmaktadır. "Fî külli şecerin nâr." (Her ağacın içinde ateş gizlidir.) kuralınca ağaçta gizli bulunan ateşin de yanmaya başlayınca titreyerek, sesler çıkararak, belki ağlayarak, inleyerek aslına dönmek üzere alev alev tutuşması işte bu hasretin sonucu, ahı vatan özleminin neticesidir.

(İskender Pala, Dört Güzeller, Kapı Yayınları, İstanbul Ekim 2010 (7. Baskı), Sayfa 257-258)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...